KEİG Platformu 12 Mart Cumartesi günü son torba yasa ve kadın istihdamındaki gelişmeler üzerine bir panel düzenledi. Kadın istihdamı politikaları, sosyal güvelik ve bakım emeği konularının masaya yatırıldığı panelde, kadın dayanışması ve örgütlenme üzerine de tartışma yürütüldü.
Doğum sonrası yarı zamanlı çalışmaya ilişkin düzenlemeler içeren torba yasa 28 Ocak’ta Meclis’te kabul edildi; özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisinin (“kiralık işçilik”) kurulmasını öngören tasarı ise Meclis’te bekliyor. Meclis’ten parça parça geçirilmeye çalışılan bu iki tasarıda yer alan hususlar aslında Ocak 2015’te Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından hazırlanan Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması Yasa Tasarısında yer alıyordu. Bu gelişmeler kadınlar için yine ve yeniden güvencesiz ve esnek istihdam anlamına mı geliyor? Özellikle kadın istihdamını artıracağı söylenen özel istihdam bürolarıyla geçici çalışma biçimi sosyal haklar açısından nasıl kayıplar yaratacak? Bakım emeği konusunda kadınları nasıl etkileyecek?
“Patriyarkal mekanizmalar kadın emeğini denetim altında tutar”
Mimar Sinan Üniversitesi Bomonti Kampüsü Konferans Salonu’nda düzenlenen panelde, kadın istihdamını önemli ölçüde etkileyecek olan bu gelişmeler üzerine tartışma yürütüldü. İlk sunumda Gülay Toksöz, kadın istihdamı politikalarını yakın tarihte yaşanan politik ve ekonomik gelişmeler bağlamında değerlendirdi.
Patriyarkal mekanizmaların kadın emeğini her zaman denetim altında tutmaya çalıştığını belirten Toksöz, 80’lerden itibaren yaşanan neo-liberal dönüşümün yarattığı ucuz işgücü ihtiyacının kadın işgücüne talebi arttırdığını; ancak bunun daha çok genç ve bekar kadınlar için söz konusu olduğunu ifade etti.
“2007 sonrasında vurgu kadından aileye kaydı”
Toksöz, 2002 yılından itibaren iktidarda olan AKP hükümetlerinin 2007’ye kadar olan ilk dönemde AB’ye uyum sürecinin etkisiyle “kadın istihdamını arttırma” hedefini metinlerde birey temelinde kurduğunu, ancak 2007 sonrasındaki tüm kamu metinlerinde vurgunun kadından aileye kaydığını ifade etti. AKP döneminde işsiz kadın sayısının erkek işsiz sayısından çok daha fazla bir artış gösterdiğini vurgulayan Toksöz, bunun arkasında inşaat sektörünün olduğunu, yani esas olarak kadın değil erkek istihdamını artıracak işlerin yaratıldığını belirtti.
Dönemin bir diğer belirgin özelliğinin kayıtdışı çalışan kadın sayısının artması olduğunu vurgulayan Toksöz, kadın istihdamının arttırılmasında girişimcilik ve esnek çalışmanın teşvik edildiğini vurguladı.
“Yarı zamanlı çalışmayla kadın istihdamının azalması tehlikesi var”
Esnek çalışma teşvikinin esas amacının doğurganlığı arttırmak olduğunu belirten Toksöz, çocuk doğuran kadın çalışanlara tanınan yarı zamanlı çalışmanın hem memur hem işçi kadınların istihdamını olumsuz etkileyeceğini vurguladı.
Toksöz ayrıca, Meclis’te bekleyen yasanı kabulü halinde özel istihdam bürolarında çalışan kadınlar için iş güvencesi ve sosyal güvencenin söz konusu olmayacağını da belirtti: “Örneğin kadın büro aracılığıyla 4 ay çalıştı, iş bitti ve iş ilişkisi kesildi. Büronun bundan öte bir sorumluluğu yok. Sonra ne olacak? Kadın evinin geçimini sağlamaya nasıl devam edecek?”
“Geçici iş ilişkisi kadınlar üzerinden meşrulaştırılıyor”
“Geçici iş ilişkisinin sosyal güvenlik açısından kadınlara etkileri” başlıklı sunumda Fatma Şenden Zırhlı, “kiralık işçilik” şeklinde adlandırılan bu uygulamanın bildiğimiz anlamda işçi-işveren ilişkisini bitireceğini; çünkü artık işverenin özel istihdam bürosu olacağını aktardı. Şenden, 2003’ten beri yasal olan ancak yalnızca “aracılık” yapabilen büroların son yasal değişiklikle işçi kiralama yetkisine kavuşacaklarını ifade etti.
Yasanın işvereni kıdem ve ihbar tazminatı, sigorta primi ve diğer sosyal haklarla ilgili yükümlülüklerinden kurtaracağını vurgulayan Şenden, denetim kriterleri çok muğlak olacağı için kayıtdışı işçi çalıştırılmasının yolunun açılacağını belirtti. Şenden, geçici iş ilişkisinin kadın emeği üzerinden meşrulaştırıldığını vurgularken, yarı zamanlı çalışmadan boş kalan yerde genç ve göçmen kadınların çalıştırılacağını ve çocuk işçiliğinin de kullanılacağını ifade etti.
“Yaşamıyorum, ancak varlığımı sürdürüyorum”
Almanya’da kiralık işçi olarak çalışa bir kadının, “Yaşamıyorum, ancak varlığımı sürdürüyorum” şeklindeki ifadesine değinen Şenden, her an anlaşmanın feshedilmesi tehlikesinin var olduğunu, üniversite mezunlarının vasıfsız işlerde çalıştırıldığını ifade etti.
Çalışma sürekli kesintili olacağı için sosyal güvenlik ve emeklilik hakları açısından sigorta primlerini doldurmanın mümkün olmayacağını vurgulayan Şenden ayrıca, kadınlar açısından emzirme, ücretli ve yıllık izin, işverenin kreş açma yükümlülüğü gibi hakların da ortadan kalkacağını ifade etti.
“Yasa doğurganlığı arttırmayı hedefliyor”
Son yasal değişiklikler çerçevesinde bakım politikalarına değinen Çağla Ünlütürk Ulutaş ise, yaşlı, engelli ve çocuk bakımı kapsamında Türkiye’de var olan hak ve hizmetleri aktarırken, son yasalar ile öngörülen değişikliklere değindi. Evde bakım kapsamında ödenen ücretler karşılığında bakımı üstlenen kadınların istihdam kapsamında gösterildiğini, ancak sigortalı olmadıklarını belirtti.
“Aile yasasının” doğurganlığı arttırmayı hedeflediğini, dolayısıyla düzenlemelerin kadınlara yönelik olduğunu belirten Ulutaş, torba yasa ile süt izninin de ortadan kalkacağına değindi. “Ebeveyn izni Türkiye’de neredeyse 20 yıldır konuşuluyor; ama bir arpa boyu yol alınamadı,” diyen Ulutaş, babaların da işin içine girmesini sağlayacak bir düzenleme olmadığı sürece bakım meselesinin hep kadınların üzerinde kalmaya devam edeceğini vurguladı.
Panelin tartışma bölümünde farklı sektörlerde çalışna kadınlar işyerinde yaşadıkları deneyimlere dair paylaşımda bulunurken, son düzenlemelerin kadınların örgütlenmesi ve dayanışması önünde de engel oluşturacağını ifade etti.