On Birinci Kalkınma Planı’nda Kadın İstihdamı: Hedef Girişimcilik ve Kooperatifçilik

On Birinci Kalkınma Planı’nda Kadın İstihdamı: Hedef Girişimcilik ve Kooperatifçilik

KEİG Platformu

20 Ağustos 2019

2019-2023 dönemini kapsayan 11. Kalkınma Planı 16 Temmuz 2019’da TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edildi. Türkiye’nin “Her alanda verimliliği artırarak, milli teknoloji hamlesiyle uluslararası düzeyde rekabet gücü kazanmasına yönelik daha fazla değer üreten bir ekonomik ve sosyal kalkınma süreci” öngören ‘başkanlık sisteminin bu ilk kalkınma planı’, aile ve kadın konusundaki değerlendirme ve hedefleriyle toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda mevcut durumdan da geriye gidildiğini gösteriyor. Nitekim buna ilk tepki kadın örgütlerinden geldi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin Kalkınma Planı’ndan kavram ve anlam olarak çıkarılması eleştirildi.[1] Çünkü 10 Kalkınma Planı’nda ‘Aile ve Kadın’ başlığı altında yer alan, kadın güçlenmesini aile güçlenmesi ile birlikte değerlendirse de “Toplumsal cinsiyet eşitliği bağlamında, kadınların sosyal, kültürel ve ekonomik yaşamdaki rolünün güçlendirilmesi” olarak yer bulan ifade 11. Kalkınma Planı’nda yer almıyor. Bunun yerine ‘Ailenin Güçlendirilmesi’ ve ‘Kadın’ iki alt başlık şeklinde sunuluyor. Ailenin güçlendirilmesi “toplumsal yapının ve kalkınmanın sağlıklı bir şekilde sürdürülebilirliği” gerekçesiyle en temel amaç olarak belirtilirken, ‘Kadın’ başlığı altında toplumsal cinsiyet eşitliği ifadesi tamamen çıkarılarak “Kadınlara yönelik her türlü ayrımcılığı önlemek, kadınların toplumsal hayatın tüm alanlarında hak, fırsat ve imkânlardan eşit biçimde yararlanmalarını ve güçlenmelerini sağlamak temel amaçtır.” deniyor. Yine önceki Kalkınma Planı’nda yer alan “Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme” ifadesi, 11. Kalkınma Planı’nda yer almıyor. Diğer taraftan 10. Kalkınma Planı’nda Anayasa’nın pozitif ayrımcılık maddesine gönderme yapılan birçok yer varken, 11. Kalkınma Planı’nda pozitif ayrımcılık ilkesi göz ardı ediliyor.

11. Kalkınma Planı’na kadın işgücü ve istihdamı bağlamında bakıldığında ise yine umut vaat eden bir tablo görünmüyor. Öncelikle bu tablo içinde hükümet 2023 yılında kadın işgücüne katılma oranını %34,2’den %38,5’e; kadın istihdamı oranını %29,4’ten %39’a çıkarmayı hedefliyor. Ancak bu kadar önemli bir konuda rakamlara dair bir kafa karışıklığına işaret etmek istiyoruz: İşgücü, istihdam edilenler ile işsizlerin toplamıdır. İşsizlik olduğu için de işgücüne katılma oranı istihdam oranından küçük olamaz. Eşit olması halinde ise işsizlik yok demektir. Dolayısıyla 2023’e gelindiğinde kadın istihdamı oranı %39 olarak belirlenirken işgücüne katılma oranının %38,5 olması pratikte imkânsızdır. Öte yandan bu hatayı bir yana bıraktığımızda bile, yine hedeflenen oran hala Türkiye’nin gelir seviyesinde olan ülkeler içinde en düşüklerden biridir. Bu da Türkiye’deki kadın istihdamını artırmaya yönelik olduğunu iddia eden kamu politikalarının esas sorunu göremediğine ya da görmek istemediğine işaret etmektedir.

Kadın İşgücü ve İstihdamı: Hedef Girişimcilik ve Kooperatifçilik

Kalkınma Planı’nda “Tüm kesimlere insana yaraşır iş fırsatlarının sunulmasına yönelik politikalar uygulanacaktır.” denirken, kadınlar özel politika gerektiren bir kategori olarak kabul ediliyor. Bir “özel” kategori olarak kadınlara, ataerkil sistemde karşı karşıya kaldıkları engel ve ayrımcılığa karşı kapsamlı ve bütünsellik içeren pozitif ayrımcılık politikaları sunulacağına, kadın istihdamının düşüklüğü sadece girişimcilik ve kooperatifçilik desteklenerek çözülürmüş gibi bir yanılgı içine giriliyor.[2]

Bu noktada kadınların istihdama daha büyük oranda ve insana yaraşır işlerle katılımının bakım hizmetlerinden işyerlerinde cinsiyet ayrımcılığına kadar uzanan çok çeşitli politika ve uygulamalar gerektirdiği göz ardı ediliyor. Bu sorunu çözmek de yine kadınlara havale ediliyor:  ‘Kadınlar iş kursunlar ya da bir araya gelip kooperatif kursunlar.’ gibi bir yaklaşım ön plana çıkıyor. Her ne kadar iki çalışma biçimi kendi başlarına kıymetli iseler de, asıl çalışan sayısının yüksek olduğu ücretli çalışan kesim için bir politika olmaması 11. Kalkınma Planı’nın da kadınlara karşı ayrımcılığını sergilemektedir.

Yine iş ve aile yaşamının uyumlaştırılması hem işgücüne katılımın arttırılması hem de ailenin güçlendirilmesi başlıkları çerçevesinde ele alınıyor. “Güçlü toplumun inşası kadınların güçlenmesiyle mümkün olacaktır” ifadesiyle birlikte başta kadınlar ve gençlerin olduğu bu “özel” grupların istihdamının artırılacağı, işgücü piyasasında esnek çalışma biçimlerinin etkinleştirileceği ve esnek çalışma konusunda farkındalık faaliyetleri yapılacağı belirtiliyor. Dolayısıyla kadın işgücü ve istihdam oranının artırılması için formülde bir değişiklik yok: Aile ve iş yaşamını uyumlaştırmanın tek yolu kadın işgücünün esnek çalışması olarak gösteriliyor. Bununla birlikte mesleki eğitim ve beceriler vererek ve girişimciliği destekleyerek kadın istihdamının artırılabileceği yanılgısına düşülüyor. Kadınların ekonomik faaliyetlerinin geliştirilmesinin yolu kadın girişimcilere danışmanlık ve rehberlik hizmeti sunmak, kadın girişimcilerin e-ticaret alanında gelişmelerini sağlamak, çeşitli dijital ortamlarda ekonomik faaliyetler geliştirmelerinin imkânlarını artırmak olarak sunuluyor. Kadın kooperatifleri özelinde ise eğitim, girişimcilik, danışmanlık desteği ve gerekli hukuki düzenlemeler yaparak kadınların kooperatif kurmalarını teşvik etmek ve kolaylaştırmak hedefi ön plana çıkıyor.[3] Yine kırsal kesimdeki kadınlar için de kadın girişimciliğini artırma hedefi vurgulanıyor.

Yıllardır kadın örgütleri ve kooperatif deneyimi olan kadınlar, kooperatifler yasasının değiştirilmesi ve kooperatiflerin işleyişinin kolaylaştırılarak sürdürülebilirliklerinin, dayanışma ve gelir elde edebilme olanaklarının arttırılmasını talep ediyorlar.[4] Ancak 11. Kalkınma Planı kooperatif kurmanın kolaylaştırılacağını belirtirken problemli düzenlemelere dair herhangi bir hedef belirlemiyor. İstihdamla ilgili projelerin büyük çoğunluğunu ya girişimcilik ya da kooperatifçilik çerçevesinde politika ve uygulamalar olarak planlıyor ve kadın istihdamını daha çok bu alanların içine hapsediyor. Kalkınma Planı önümüzdeki dönem için değişen fazla bir şey olmayacağını ortaya koyuyor.

Dolayısıyla ağırlıklı girişimcilik faaliyetleri üzerinden bir kadın istihdamı artışı öngörülüyor. Yıllardır salt kendi hesabına çalışma ve girişimcilik teşviklerine indirgenen bir kadın istihdamı yaklaşımının nitelikli ve anlamlı bir sonuç getirmediği ve bu işlerin çoğu kere enformel (kayıt-dışı) güvencesiz, belirsiz olduğu ortada olmasına rağmen bu, devletin kadın istihdamı politikasının ana ekseni olmaya devam ediyor. Plan’da her ne kadar kayıt dışı ekonomiyle mücadele edileceği belirtilse de, bunu bir ‘hedef’ olarak kâğıt üzerinde kaldığını deneyimlerimizden biliyoruz.

İş ve İş-dışı Yaşam Dengesi: “Doğurganlık” İçin

İş ve iş-dışı yaşam arasındaki dengenin sağlanması, kadınların istihdama katılmaları için önemli bir politika aracı. Ancak daha önceki kalkınma planlarından ve bu Plan maddelerinin uygulamaya yansımasından gördüğümüz üzere, uyumlaştırma/denge politikaları çerçevesinde daha çok esnek çalışma öngörülürken kadınların yarı-zamanlı işlerle hem çocuk bakıp hem de istihdama katılacağı bir formülün altı çiziliyordu. 11. Kalkınma Planı’nda kadınlar için insana yaraşır iş olanaklarından bahsedilirken, uygulamada nasıl bir yol izleneceği konusunda daha önceki deneyimlerimizden hareketle kuşkuya düşmemek mümkün değil. Bu kuşkunun tohumları da aslında Kalkınma Planı’nı maddelerine dikkatle bakıldığında görünür oluyor. Bu maddelerden birisi “Doğurganlık hızının yenileme seviyesinin üzerinde tutulması için geçmiş dönemde gerçekleştirilen iş ve aile yaşamını uyumlaştırıcı politikaların etki değerlendirmesi yapılarak gerekli değişiklikler veya ilave tedbirler hayata geçirilecektir.” diyor. Yani kadınların çocuk doğurabilmesi için çalışmalar planlanıyor. Diğer taraftan yaşlı bireyler için kurumlarda bakım yerine evde bakımı destekleyici çalışmaların hız kazanacağı da yine bahsedilen politikalar arasında yer alıyor.

Başta çocuk bakımı olmak üzere ücretsiz bakım emeğinin ve ev içi işlerin kadınların işgücüne ve istihdama katılmalarının önünde en büyük engellerden biri olduğu ortadayken [5], “aile ve iş yaşamını uzlaştırma” “bakım desteği” gibi belirsiz, muğlak ifadelerle geçiştirilen, buna dair hangi politikaların yapılacağından söz etmeyen bir kalkınma planı ile tekrar bir arpa boyu yol alınmadığını görmüş oluyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliği kavramının metinde yer almaması ise, tıpkı iki sene önce Kadın İstihdamının Artırılması ve Fırsat Eşitliğinin Sağlanması Genelgesi’nden “eşitlik” kelimesinin bütünüyle çıkarılması gibi[6] geleceğe yönelik toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlama perspektif ve amacının olmadığını, mevcut olanın da tamamen ortadan kaldırıldığını gösteriyor.

Kadın hareketi ve KEİG olarak yıllardır Türkiye’de kadınların gelir getirici işlerde önlerinin kesilmesine, emek piyasasında karşı karşıya kaldıkları ayrımcılığa ve tacize karşı mücadeleyi sürdürmekteyiz. Bununla da yetinmeyip, Türkiye emek piyasasının herkes için insana yaraşır iş ve çalışma koşullarına kavuşması yolunda mücadele veriyoruz. Buna karşılık 11. Kalkınma Planı’nda gördüğümüz şu ki, kadınlara uygun görülen emek ve çalışma biçimi mevcut eşitsiz toplumsal cinsiyet rollerine dayalı, ancak aile içi yükümlülüklerini yerine getirdikten sonra çalışmalarını uygun gören bir bakış açısına sahip, gelecek ve umut vaat etmekten gittikçe uzak. Ancak bu umutsuz tabloya rağmen emeğimiz ve haklarımız için mücadele etmekten, toplumsal cinsiyet eşitliğini savunmaktan, insana yaraşır işler talep etmekten vazgeçmeyeceğiz.

[1] Kadın Örgütleri’nden 11. Kalkınma Planı’na ‘Toplumsal Cinsiyet’ Tepkisi, http://www.sivilsayfalar.org/2019/07/25/kadin-orgutlerinden-11-kalkinma-planina-toplumsal-cinsiyet-tepkisi/

[2] Kooperatifleri kadın emeği ve istihdamı bağlamında ele aldığımız çalışma için bkz. KEİG, Türkiye’de Kadın Kooperatifleşmesi: Eğilimler ve İdeal Tipler, http://www.keig.org/turkiyede-kadin-kooperatiflesmesi-egilimler-ve-ideal-tipler-ekim-2015/, 2015.

[3] Türkiye’de kadın kooperatiflerini kurmaktan ziyade asıl zorluğun kooperatifi sürdürmek olduğu görülüyor. Örneğin 2015 yılında 152 kadın kooperatifinin sadece 80’i aktifti. Bkz. KEDV, 5. Kadın Kooperatifleri Toplantısı raporu,  http://www.kedv.org.tr/wp-content/uploads/2016/03/5.Kad%C4%B1n-kooperatifleri-bulusmasi.pdf, 2015.

[4] Türkiye’de kadın kooperatifçiliği konusunda mevcut sorunlar ve talepler için bkz. KEİG, Kadın Kooperatiflerinin Çıkmazı: Az Kazanç Çok Vergi, http://www.keig.org/kadin-kooperatiflerinin-cikmazi-az-kazanc-cok-vergi/ ; KEİG, Kadın Kooperatiflerinde ve Üretim Derneklerinde Kadın Emeği, http://www.keig.org/kadin-kooperatiflerinde-ve-uretim-derneklerinde-kadin-emegi/

[5] Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Mayıs 2019 verilerine göre 11 milyondan fazla kadın “ev işleriyle meşgul” olma nedeniyle işgücüne katılamıyor.

[6] KEİG, Kadın İstihdamının Artırılması ve Fırsat Eşitliğinin Sağlanması Genelgesi’ndeki Değişiklikler: Güncelleme Değil, Eşitsizliği Artırma, http://www.keig.org/kadin-istihdaminin-artirilmasi-ve-firsat-esitliginin-saglanmasi-genelgesindeki-degisiklikler-guncelleme-degil-esitsizligi-artirma/, 19 Kasım 2017.

Şunlar İlginizi Çekebilir...